Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Stefan Zweig Seti - 11 Kitap - Halkkitabevi

Stefan Zweig Seti - 11 Kitap

Stok Kodu
9786054875429
Boyut
13.5x21
Sayfa Sayısı
858
Baskı
1
Basım Tarihi
2019
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
495,00TL
%15 İNDİRİM
420,75TL
Taksitli fiyat : 9 x 51,43TL
Stokta var
9786054875429
854879
Stefan Zweig Seti - 11 Kitap
Stefan Zweig Seti - 11 Kitap
420.75

Satranç

Bilgi Yayınevi'nden özenle hazırlanmış modern klasikler. New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir vapurda yolcular, dünya satranç şampiyonu Czentovic'in de onlarla birlikte yolculuk ettiğini öğrenince onunla oyun oynamak isterler. İlk oyunda, dünya şampiyonuna –doğal olarak– yenilen bu sıradan oyuncular; ikinci oyunda hiç beklemedikleri bir yardımla Czentovic'le berabere kalmayı başarırlar. Onlara yardım eden, hamleler sonrasını zihninde hesaplayabilen adamın, satranç oyunundaki ustalığının öyküsü ise sıra dışı ve çok hüzünlüdür. Stefan Zweig'ın sürgünde yazdığı, intiharından yalnızca günler önce yayımcısına ulaşan, sonuncu ve en tanınmış eserlerinden biri olan Satranç; tecrit altında bir insanın yaşadığı sıkıntıların boyutlarını güçlü bir anlatımla sunuyor.

Olağanüstü Bir Gece

Elit tabakaya ait varlıklı, genç bir adam olaylara ve kişilere karşı gittikçe duyarsızlaştığını hissetmeye başlar. Çıktığı rutin pazar gezintilerinden birinde kendini sıkça izleyici olarak katıldığı at müsabakalarında bulur. Fakat bu kez olağanın dışında bir güne başladığının farkında değildir.

Neşelenmek adına kendi içinde türlü oyunlara başvuran adam, günün devamında istemeden bir suç işler. Bu durumun yarattığı heyecan onu aynı günün devamında geçmişte küçümsediği tecrübeler edinmeye sürükler.      Olağanüstü bu gece ona ruhani bir aydınlanma yaşatacaktır.

Stefan Zweig'ın kısa romanı Olağanüstü Bir Gece'yi Almanca'dan orijinal metne uygun tam çevirisiyle sunuyoruz.

Amok Koşucusu

1912 yılının Mart ayında Napoli'deki limanda büyük bir okyanus gemisinden yük boşaltılırken tuhaf bir kaza gerçekleşir. Gazeteler bu kazaya kapsamlı şekilde yer verip fantastik biçimde süslü haberlerle duyururlar olayı. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

Evine gitmek üzere gemiye binen bir Avrupalı, herkesten saklanmak için yalnızca geceleri güverteye çıkan bir doktorla karşılaşır ve doktorla soylu bir İngiliz kadın arasındaki esrarengiz sırrın ortağı olur.

Amok Koşucusu, tutkunun esiri olan, pişmanlıklar içinde kıvranan ve vicdanını rahatlatabilmek için verdiği sözü tutmak üzere hayatını ortaya koyan bir adamın öyküsü.

Yakıcı Sır

“Çocuk olmak korkunç bir şey, merak dolu olmak fakat kimseye bir şey soramamak, sanki aptal veya yararsız bir şeymişsin gibi yetişkinlerin karşısında hep gülünç duruma düşmek… Ama ben bu sırrı öğreneceğim, hissediyorum, çok kısa zamanda öğreneceğim.”

Stefan Zweig, bu kısa romanında, on iki yaşındaki Edgar'ın annesi ile kendisine baştan babacan bir tavırla yaklaşan Baron arasındaki ilişkinin gelişimini kaleme alır. Çifte standart, toplumsal ayrımlar ve sömürülme duygusu çocuğun doğru yolu izlemesine engel olur. Nihayetinde sezgilerine kulak verip yetişkinlerin dünyasına ve sırlarına ortak olmanın ne anlama geldiği konusunda berrak bir düşünceye kavuşur.

Ay Işığı Sokağı

Kitabın kahramanı, küçük bir Fransız liman kentine iner. Gece trenini kaçırır, zamanını, ay ışığının aydınlattığı liman şehrindeki sokakları keşfederek geçirir. Bu esnada tesadüfen girdiği bir lokalde kadın garson kendine de bira sipariş eder ve sahte bir sırnaşmayla kahramanın yanına oturur. Kadın, lokale gelen başka bir müşteriye ise oldukça kaba davranmakta, ona hakaretler savurmaktadır. Kahraman, gittikçe şiddetlenen gerilimden rahatsız olur ve onları kendi hallerine bırakarak lokali terk eder. Hakarete uğrayan adam, Ay Işığı Sokağı'nda yürüyen kahramana yetişip esrarengiz hikâyesini anlatmaya başlar.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Kırk birinci yaş gününde yazar R., yaşamının merkezinde yer aldığını öğrendiği bir kadının hayatına dair tutku dolu itiraflar içeren bir aşk mektubu alır.

Ancak bu kadın yaşadığı süre boyunca, diğer birçok kadın gibi, yazarın hayatına bir iz bırakmayı başaramamıştır; sonuç olarak varlığını bir yabancı olarak sürdürmeye devam etmiştir. “Seni suçlamıyorum sevgilim, hayır, seni suçlamıyorum” demesine rağmen, kadının kor gibi yakan sözleri “kolay olanı, oyun gibi, ağırlıktan yoksun olanı seven; çünkü bir kadere ortak olmaktan korkan” bu adamın hayatını ve düşüncelerini yine de alt üst edecektir.

Stefan Zweig'ın, orijinal adı Brief einer Unbekannten olan kitabının orijinal metne uygun tam çevirisini sunuyoruz.

Bir Çöküşün Öyküsü

Louis’nin sarayının en sözü geçer metresi olan güzel, zeki, merak uyandırıcı Madame de Prie, kraliyet emrine göre sarayı hemen terk etmek ve Normandiya’dan Courbépine’deki çiftliğe çekilmek zorunda kalır. Fakat sürgün döneminde manipülatif oyunları iş görmez ve topluma olan açlığı gün geçtikçe artmaya başlar.

Kendini ve çevresindeki insanları kandırma eğiliminde olan madam, Paris’teki hayatını renklendirmek adına malikânesinde sıkça gösterişli eğlenceler düzenlemeye başlar. Başlattığı oyunun bedeliyse bu kez çok ağır olur.

Stefan Zweig, insanlık dışı deneyimlerin, içsel kısıtlamaların ve başarısız iletişimin kişileri nasıl büyük bir tehlikeye sürükleyebildiğini psikolojik bir incelikle anlatıyor.

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat

Misafirlerden birinin ani yok oluşu, Riviera'daki küçük pansiyonda konaklayan diğer konukların telaşlanmasına neden olur. Kısa süre içerisinde, Madam Henriette'nin bir gün önce tanıştığı genç ve karizmatik bir Fransızla kaçtığı ortaya çıkar. İnanılır gibi değildir! Otel konuklarının yargılayıcı konuşmaları, kitabın başkahramanını Bayan Henriette'yi savunmaya zorlar. Mrs. C.'nin topluluğa katılmasıyla konuklar arasında yaşanan ateşli tartışma biraz olsun hafifler. Fakat bu kadın hakkında bilmedikleri bir şey vardır: Vaktiyle onun da hayatına genç bir adam girmiştir. Mrs. C. anlatmaya başlar: Hayatı, vaktiyle geçirdiği yirmi dört saatten sonra bir daha asla eskisi gibi olmamıştır.

Korku

Irene Wagner kocasını aldatıyor; fakat kocasına yakalanma korkusu, aldatma tutkusu kadar büyük. Evinden dışarı çıktığı anda bu korkunun baskı ve işkencesini üzerinde hissediyor. Günlük yaşamında karşılaştığı imaların yalnızca birer rastlantıdan mı yoksa sırrının başkaları tarafınca ortaya çıkarılmasından mı kaynaklandığını bir türlü çözemiyor. Algıları korku ve vicdan azabı ile örtülü. Sonunda bir kadın tarafından tehdit edilinceyse hayatı büyük bir karmaşaya dönüşüyor.

Korku, Stefan Zweig'ın aldatan bir kadının duygularını incelikli olarak ele aldığı, olağanın dışında bir psikolojik kısa anlatıdır. Zweig, tarzıyla öyküye hız katarak, günümüzde “şüpheli beklenti” olarak adlandırdığımız imalarda bulunuyor. Anlatının beklenmeyen sonuysa okuyucu şaşırtıyor.

Mecburiyet

Stefan Zweig'ın Mecburiyet adlı pasifist kısa anlatısı otobiyografik öğeler barındırıyor. Zweig askerlik görevini yerine getirmeyi reddedip 1918 yılında Avusturya'nın izniyle İsviçre'ye gitmiş, 9 Marttan itibaren bir yıl boyunca Zürih Gölü tepelerindeki Rüschlikon köyünde, Hotel Belvoir'da yaşamıştı.

Genç ressam Ferdinand da Birinci Dünya Savaşı sırasında Zürih Gölü tepelerindeki bir köyde, içinde, kendine ait bir atölyenin de olduğu bir evde derin fakat yanıltıcı bir huzurla yaşamaktadır. Ancak savaş peşini bırakmaz, birliğe katılma emri onu sığındığı ülkede de bulur. Karısı Paula bu emre itaat etmek zorunda olmadığına, özgür bir ülkede yaşayan özgür bir insan olduğuna onu ikna etmeye çalışır. Ferdinand'ın Fransa'ya karşı bu savaşta bir piyon olmasını istememektedir.

Mürebbiye

Diktatörlükten kaçan yirminci yüzyıl aydınlarının sembolü olan Stefan Zweig, Mürebbiye adlı kısa romanında, yüksek tabakanın, kadınları cezalandıran ve erkekleri koruyan tutucu ahlak anlayışını çarpıcı bir öyküyle önümüze seriyor.

On iki ve on üç yaşlarındaki iki kız çocuğunun istemeden tanık oldukları dram, algılayamadıkları ayrıntılar ve çok sevdikleri mürebbiyenin mutsuzluğu onları etkileyecek, aile büyüklerine karşı duygu ve davranışlarını değiştirecektir.

  • Açıklama
    • Satranç

      Bilgi Yayınevi'nden özenle hazırlanmış modern klasikler. New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir vapurda yolcular, dünya satranç şampiyonu Czentovic'in de onlarla birlikte yolculuk ettiğini öğrenince onunla oyun oynamak isterler. İlk oyunda, dünya şampiyonuna –doğal olarak– yenilen bu sıradan oyuncular; ikinci oyunda hiç beklemedikleri bir yardımla Czentovic'le berabere kalmayı başarırlar. Onlara yardım eden, hamleler sonrasını zihninde hesaplayabilen adamın, satranç oyunundaki ustalığının öyküsü ise sıra dışı ve çok hüzünlüdür. Stefan Zweig'ın sürgünde yazdığı, intiharından yalnızca günler önce yayımcısına ulaşan, sonuncu ve en tanınmış eserlerinden biri olan Satranç; tecrit altında bir insanın yaşadığı sıkıntıların boyutlarını güçlü bir anlatımla sunuyor.

      Olağanüstü Bir Gece

      Elit tabakaya ait varlıklı, genç bir adam olaylara ve kişilere karşı gittikçe duyarsızlaştığını hissetmeye başlar. Çıktığı rutin pazar gezintilerinden birinde kendini sıkça izleyici olarak katıldığı at müsabakalarında bulur. Fakat bu kez olağanın dışında bir güne başladığının farkında değildir.

      Neşelenmek adına kendi içinde türlü oyunlara başvuran adam, günün devamında istemeden bir suç işler. Bu durumun yarattığı heyecan onu aynı günün devamında geçmişte küçümsediği tecrübeler edinmeye sürükler.      Olağanüstü bu gece ona ruhani bir aydınlanma yaşatacaktır.

      Stefan Zweig'ın kısa romanı Olağanüstü Bir Gece'yi Almanca'dan orijinal metne uygun tam çevirisiyle sunuyoruz.

      Amok Koşucusu

      1912 yılının Mart ayında Napoli'deki limanda büyük bir okyanus gemisinden yük boşaltılırken tuhaf bir kaza gerçekleşir. Gazeteler bu kazaya kapsamlı şekilde yer verip fantastik biçimde süslü haberlerle duyururlar olayı. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

      Evine gitmek üzere gemiye binen bir Avrupalı, herkesten saklanmak için yalnızca geceleri güverteye çıkan bir doktorla karşılaşır ve doktorla soylu bir İngiliz kadın arasındaki esrarengiz sırrın ortağı olur.

      Amok Koşucusu, tutkunun esiri olan, pişmanlıklar içinde kıvranan ve vicdanını rahatlatabilmek için verdiği sözü tutmak üzere hayatını ortaya koyan bir adamın öyküsü.

      Yakıcı Sır

      “Çocuk olmak korkunç bir şey, merak dolu olmak fakat kimseye bir şey soramamak, sanki aptal veya yararsız bir şeymişsin gibi yetişkinlerin karşısında hep gülünç duruma düşmek… Ama ben bu sırrı öğreneceğim, hissediyorum, çok kısa zamanda öğreneceğim.”

      Stefan Zweig, bu kısa romanında, on iki yaşındaki Edgar'ın annesi ile kendisine baştan babacan bir tavırla yaklaşan Baron arasındaki ilişkinin gelişimini kaleme alır. Çifte standart, toplumsal ayrımlar ve sömürülme duygusu çocuğun doğru yolu izlemesine engel olur. Nihayetinde sezgilerine kulak verip yetişkinlerin dünyasına ve sırlarına ortak olmanın ne anlama geldiği konusunda berrak bir düşünceye kavuşur.

      Ay Işığı Sokağı

      Kitabın kahramanı, küçük bir Fransız liman kentine iner. Gece trenini kaçırır, zamanını, ay ışığının aydınlattığı liman şehrindeki sokakları keşfederek geçirir. Bu esnada tesadüfen girdiği bir lokalde kadın garson kendine de bira sipariş eder ve sahte bir sırnaşmayla kahramanın yanına oturur. Kadın, lokale gelen başka bir müşteriye ise oldukça kaba davranmakta, ona hakaretler savurmaktadır. Kahraman, gittikçe şiddetlenen gerilimden rahatsız olur ve onları kendi hallerine bırakarak lokali terk eder. Hakarete uğrayan adam, Ay Işığı Sokağı'nda yürüyen kahramana yetişip esrarengiz hikâyesini anlatmaya başlar.

      Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

      Kırk birinci yaş gününde yazar R., yaşamının merkezinde yer aldığını öğrendiği bir kadının hayatına dair tutku dolu itiraflar içeren bir aşk mektubu alır.

      Ancak bu kadın yaşadığı süre boyunca, diğer birçok kadın gibi, yazarın hayatına bir iz bırakmayı başaramamıştır; sonuç olarak varlığını bir yabancı olarak sürdürmeye devam etmiştir. “Seni suçlamıyorum sevgilim, hayır, seni suçlamıyorum” demesine rağmen, kadının kor gibi yakan sözleri “kolay olanı, oyun gibi, ağırlıktan yoksun olanı seven; çünkü bir kadere ortak olmaktan korkan” bu adamın hayatını ve düşüncelerini yine de alt üst edecektir.

      Stefan Zweig'ın, orijinal adı Brief einer Unbekannten olan kitabının orijinal metne uygun tam çevirisini sunuyoruz.

      Bir Çöküşün Öyküsü

      Louis’nin sarayının en sözü geçer metresi olan güzel, zeki, merak uyandırıcı Madame de Prie, kraliyet emrine göre sarayı hemen terk etmek ve Normandiya’dan Courbépine’deki çiftliğe çekilmek zorunda kalır. Fakat sürgün döneminde manipülatif oyunları iş görmez ve topluma olan açlığı gün geçtikçe artmaya başlar.

      Kendini ve çevresindeki insanları kandırma eğiliminde olan madam, Paris’teki hayatını renklendirmek adına malikânesinde sıkça gösterişli eğlenceler düzenlemeye başlar. Başlattığı oyunun bedeliyse bu kez çok ağır olur.

      Stefan Zweig, insanlık dışı deneyimlerin, içsel kısıtlamaların ve başarısız iletişimin kişileri nasıl büyük bir tehlikeye sürükleyebildiğini psikolojik bir incelikle anlatıyor.

      Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat

      Misafirlerden birinin ani yok oluşu, Riviera'daki küçük pansiyonda konaklayan diğer konukların telaşlanmasına neden olur. Kısa süre içerisinde, Madam Henriette'nin bir gün önce tanıştığı genç ve karizmatik bir Fransızla kaçtığı ortaya çıkar. İnanılır gibi değildir! Otel konuklarının yargılayıcı konuşmaları, kitabın başkahramanını Bayan Henriette'yi savunmaya zorlar. Mrs. C.'nin topluluğa katılmasıyla konuklar arasında yaşanan ateşli tartışma biraz olsun hafifler. Fakat bu kadın hakkında bilmedikleri bir şey vardır: Vaktiyle onun da hayatına genç bir adam girmiştir. Mrs. C. anlatmaya başlar: Hayatı, vaktiyle geçirdiği yirmi dört saatten sonra bir daha asla eskisi gibi olmamıştır.

      Korku

      Irene Wagner kocasını aldatıyor; fakat kocasına yakalanma korkusu, aldatma tutkusu kadar büyük. Evinden dışarı çıktığı anda bu korkunun baskı ve işkencesini üzerinde hissediyor. Günlük yaşamında karşılaştığı imaların yalnızca birer rastlantıdan mı yoksa sırrının başkaları tarafınca ortaya çıkarılmasından mı kaynaklandığını bir türlü çözemiyor. Algıları korku ve vicdan azabı ile örtülü. Sonunda bir kadın tarafından tehdit edilinceyse hayatı büyük bir karmaşaya dönüşüyor.

      Korku, Stefan Zweig'ın aldatan bir kadının duygularını incelikli olarak ele aldığı, olağanın dışında bir psikolojik kısa anlatıdır. Zweig, tarzıyla öyküye hız katarak, günümüzde “şüpheli beklenti” olarak adlandırdığımız imalarda bulunuyor. Anlatının beklenmeyen sonuysa okuyucu şaşırtıyor.

      Mecburiyet

      Stefan Zweig'ın Mecburiyet adlı pasifist kısa anlatısı otobiyografik öğeler barındırıyor. Zweig askerlik görevini yerine getirmeyi reddedip 1918 yılında Avusturya'nın izniyle İsviçre'ye gitmiş, 9 Marttan itibaren bir yıl boyunca Zürih Gölü tepelerindeki Rüschlikon köyünde, Hotel Belvoir'da yaşamıştı.

      Genç ressam Ferdinand da Birinci Dünya Savaşı sırasında Zürih Gölü tepelerindeki bir köyde, içinde, kendine ait bir atölyenin de olduğu bir evde derin fakat yanıltıcı bir huzurla yaşamaktadır. Ancak savaş peşini bırakmaz, birliğe katılma emri onu sığındığı ülkede de bulur. Karısı Paula bu emre itaat etmek zorunda olmadığına, özgür bir ülkede yaşayan özgür bir insan olduğuna onu ikna etmeye çalışır. Ferdinand'ın Fransa'ya karşı bu savaşta bir piyon olmasını istememektedir.

      Mürebbiye

      Diktatörlükten kaçan yirminci yüzyıl aydınlarının sembolü olan Stefan Zweig, Mürebbiye adlı kısa romanında, yüksek tabakanın, kadınları cezalandıran ve erkekleri koruyan tutucu ahlak anlayışını çarpıcı bir öyküyle önümüze seriyor.

      On iki ve on üç yaşlarındaki iki kız çocuğunun istemeden tanık oldukları dram, algılayamadıkları ayrıntılar ve çok sevdikleri mürebbiyenin mutsuzluğu onları etkileyecek, aile büyüklerine karşı duygu ve davranışlarını değiştirecektir.

  • Taksit Seçenekleri
    • Axess Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      218,79   
      437,58   
      3
      148,67   
      446,00   
      6
      75,74   
      454,41   
      9
      51,43   
      462,83   
      Finansbank Kartları
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      218,79   
      437,58   
      3
      148,67   
      446,00   
      6
      75,74   
      454,41   
      9
      51,43   
      462,83   
      Bonus Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      218,79   
      437,58   
      3
      148,67   
      446,00   
      6
      75,74   
      454,41   
      9
      51,43   
      462,83   
      Paraf Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      218,79   
      437,58   
      3
      148,67   
      446,00   
      6
      75,74   
      454,41   
      9
      51,43   
      462,83   
      Maximum Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      218,79   
      437,58   
      3
      148,67   
      446,00   
      6
      75,74   
      454,41   
      9
      51,43   
      462,83   
      World Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      218,79   
      437,58   
      3
      148,67   
      446,00   
      6
      75,74   
      454,41   
      9
      51,43   
      462,83   
      Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      420,75   
      420,75   
      2
      -   
      -   
      3
      -   
      -   
      6
      -   
      -   
      9
      -   
      -   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yayınevinin Diğer Kitapları
  • Yazarın Diğer Kitapları
Kapat