Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Şüra Süresinin Tefsiri - Halkkitabevi

Şüra Süresinin Tefsiri

Stok Kodu
9786059669740
Boyut
14x21
Sayfa Sayısı
384
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-02
Resimleyen
6576123b76df48aa8568e1bf6595cbe3
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
200,00TL
%28 İNDİRİM
144,00TL
Taksitli fiyat : 9 x 17,60TL
Stokta var
9786059669740
798057
Şüra Süresinin Tefsiri
Şüra Süresinin Tefsiri
144.00

Müminler için şûra, (meşveret, müşâvere) ilkesinin hayatî bir önem taşıdığını, Kur'ân'ın sûrelerinden birinin “Şûrâ” adıyla anılmasından anlaşılmaktadır. Allah Teâlâ, Hz. Peygamber'den, vahiy gelmediği takdirde rey ve içtihada dayanan meselelerde, ashabına danışmasını, onların fikirlerini almasını istemiştir. Bu durum, İslâm dininin, şûrâya, Müslümanların birbirleriyle danışıp görüş alışverişinde bulunmasına önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
İnananların, aralarındaki işlerini ve aldıkları kararları ortak akılla, danışma ve görüş alışverişinde bulunmak suretiyle almaları büyük önem taşımaktadır hatta bu imanlarının bir gereğidir. Bu çerçevede Müminlerin, ittifakı, ittihadı, dayanışması ve tefrika içerisinde olmamaları, söz birliği etmelerine bir başka deyişle istişâreye bağlı olduğu önemle vurgulanabilir. Hz. Peygamber'in vefatı üzerine ashab, istişareye önem vermiş, önemli konuları istişare ile çözüme kavuşturmuşlardır. Ancak sahabe döneminden sonra şûra düsturu, Kur'ân'ın öngördüğü şekilde uyumlu bir biçimde geliştirilememiştir.
Asrımızda ise müminler, bir türlü Kur'ân'ın şûra çağrısını yerine getirmede başarılı olamamışlar, inandıkları Kur'ân, onlara her türlü işlerini aralarında istişare ile bir başka deyişle ortak akılla yapmalarını öğütlerken, en hayatî konularda bile fikir birliğine varamamaktadırlar. Hiç olmazsa Müslümanların yaşadığı toprakların düşman işgallerine karşı korunması, müminlerin, dinlerinin, canlarının, mallarının, namuslarının muhafazası ve dokunulmaz/kutsal mekânların himayesi meselesinde ortak bir fikir etrafında buluşmaları beklenirken, maalesef bu da sağlanamamıştır. Ehl-i kıble, ehl-i tevhid daha geniş bir ifade ile Muhammed ümmeti/ümmet-i icabet, istişareyi umursamamaktadır. Bu Yüzden Kur'ân'ın, istişare çağrısına müminlerin, yeniden dönmesi ve icabet etmesi farz-ı ayn haline gelmiştir.

Kapat