Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi

Atilla İlhan Kimdir: Hayatı ve Kişiliği

Atilla İlhan, 15 Haziran 1925'te Menemen, İzmir'de doğmuş ve 10 Ekim 2005'te İstanbul'da hayata veda etmiştir. Cumhuriyet döneminin en önemli edebi şahsiyetlerinden biri olan İlhan, çok yönlü bir sanatçı kimliğiyle tanınır. Türk edebiyatında derin izler bırakan Atilla İlhan, şiir, roman, senaryo, eleştiri, gezi yazısı ve söyleyişi gibi çeşitli türlerde eserler kaleme almıştır.

İlhan, edebi kariyerine şiirle başlamış ve bu alanda "Mavi Akım" olarak bilinen edebi hareketin öncülerinden biri olmuştur. Bu akım, dönemin şiir anlayışına yeni bir soluk getirmiş, özellikle genç yazar ve şairler üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Atilla İlhan’ın şiirleri, güçlü imgeler, zengin bir dil ve derin düşünce yapısıyla dikkat çeker.

Romanlarıyla da geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan İlhan, toplumun çeşitli kesimlerini, bireylerin iç dünyalarını ve toplumsal meseleleri ustalıkla işlemiştir. Aynı zamanda senaryo yazarı olarak da sinema ve televizyon dünyasına katkıda bulunmuş, eleştiri ve gezi yazılarıyla okurlarına farklı perspektifler sunmuştur. Atilla İlhan, yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bir düşünür olarak da Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. Onun eserleri, edebiyat dünyasında derin izler bırakmaya devam etmektedir. 

Atilla İlhan Meslek Hayatı

Askerlik görevini tamamladıktan sonra 1957'de İstanbul'a geri dönen Attila İlhan, edebi faaliyetlerini aynı hızla sürdürdü. Çok yönlü bir yaratıcı olan İlhan, bu süreçte İstanbul'a yerleşerek senaryo yazarlığına yöneldi. Yetenekli bir yazar olmasına karşın, film endüstrisinden umduğu karşılığı bulamadı ve istediği başarıyı elde edemeyince yeniden yurt dışına çıkmayı seçti. Kendisine yeni bakış açıları kazandıran Paris'e geri döndü, fakat burada uzun zaman geçirmeden babasının vefat ettiğini öğrendi. Bu üzücü haber üzerine Türkiye'ye kalıcı olarak dönmeye karar verdi.

Vatanına geri döndüğünde İzmir'e yerleşti ve burada gazeteci olarak çalışmaya başladı. Yetenekleriyle kısa zamanda fark edilen İlhan, Demokrat İzmir gazetesinde baş editör olarak görev yaptı. Bu pozisyonda medya sektöründe saygıdeğer bir yer edindi ve yazıları sayesinde geniş okuyucu kitlesine ulaştı. Şahsi yaşamında, 1968 senesinde Biket İlhan ile hayatını birleştirdi. Beraberlikleri uzun sürmüş olsa da, 15 yıllık evliliğin ardından yollarını ayırdılar. Attila İlhan, sonraki dönemde, Ankara'da ikamet etmeye başladı ve bu süreçte edebi faaliyetlerini devam ettirirken, yayın sektöründe de kritik pozisyonlarda bulundu. Başkentte Bilgi Yayınevi'nde danışman olarak görev aldı ve Türk edebiyatına yeni yapıtların kazandırılması konusunda etkin bir şekilde katkı sağladı.

Attila İlhan Eserleri Nelerdir?

Attila İlhan, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir ve şiir, roman, deneme, anı ve öykü türlerinde birçok eser vermiştir. İşte Attila İlhan'ın başlıca eserleri:

Şiir Kitapları

Romanları

Deneme ve Anı Kitapları

Öykü

Atilla İlhan'ın İlk Şiiri Nedir?

Attilâ İlhan'ın ilk şiiri, 1941 yılında Yeni Edebiyat dergisinde "Balıkçı Türküsü" adıyla yayımlanmıştır. Bu eser, onun şairlik yolculuğunun başlangıcını temsil eder. Şiir yolculuğu, altmış yılı aşkın bir süre boyunca farklı arayışlar içinde şekillenmiştir. İlhan, zamanla çeşitli temalar ve üslup denemeleri yaparak Türk edebiyatına değerli katkılarda bulunmuştur. İlk şiirinin ardından, edebi kariyeri boyunca pek çok eser kaleme almış ve kendine özgü bir ses geliştirmiştir. Bu süreç, onun sanatsal evrimi açısından büyük bir öneme sahiptir ve edebiyat sahnesinde kalıcı bir etki bırakmıştır.

Attila İlhan Şiirleri

 

AYSEL GİT BAŞIMDAN

aysel git başımdan ben sana göre değilim

ölümüm birden olacak seziyorum

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

aysel git başımdan istemiyorum

benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

dağıtır gecelerim sarışınlığını

uykularımı uyusan nasıl korkarsın

hiçbir dakikamı yaşayamazsın

aysel git başımdan ben sana göre değilim

benim için kirletme aydınlığını

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

 

Islığımı denesen hemen düşürürsün

gözlerim hızlandırır tenhalığını

yanlış şehirlere götürür trenlerim

ya ölmek ustalığını kazanırsın

ya korku biriktirmek yetisini

acılarım iyice bol gelir sana

sevincim bir türlü tutmaz sevincini

aysel git başımdan ben sana göre değilim

ümitsizliğimi olsun anlasana

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

 

sevindiğim anda sen üzülürsün

sonbahar uğultusu duymamışsın ki

içinden bir gemi kalkıp gitmemiş

uzak yalnızlık limanlarına

aykırı bir yolcuyum dünya geniş

büyük bir kulak çınlıyor içimdeki

çetrefil yolculuğum kesinleşmiş

sakın başka bir şey getirme aklına

aysel git başımdan ben sana göre değilim

ölümüm birden olacak seziyorum

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

aysel git başımdan seni seviyorum

 

BEN SANA MECBURUM

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum

 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

Bu şehir o eski İstanbul mudur?

Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

Sokak lambaları birden yanıyor

Kaldırımlarda yağmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun

 

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

Birkaç hayat çıkarır yaşamasından

Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

 

Fatihte yoksul bir gramofon çalıyor

Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor

Durup köşe başında deliksiz dinlesem

Sana kullanılmamış bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalanıyor

Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun

 

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun

Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor

Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin

Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin.

 

AYRILIK SEVDAYA DAHİL

Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın

En görkemli saatinde yıldız alacasının

Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader

Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın

Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları

Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan

Onu çok arıyorum onu çok arıyorum

Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları

Bir yerlere yıldırım düşüyorum

Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan

Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu

Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş

Tedirgin gülümser

Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili

Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar

Her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili

Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar

Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu

Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte

Yansımalar tutmuş bütün sahili

Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil

Çünkü ayrılanlar hala sevgili

Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık

Hava ağır toprak ağır yaprak ağır

Su tozları yağıyor üstümüze

Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır

Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı

Karanlık çöktü denize

Yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin

Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin

Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan

Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince

Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice

Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak

Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına

Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle

Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız

İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız

Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi

Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı

Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ

Attila İlhan En İyi Şiiri Hangisidir?

Attila İlhan'ın edebiyat dünyasında önemli bir yeri vardır. Onun ünlü şiiri “Ben Sana Mecburum”, aşkın derinliklerini ve insan ruhunun karmaşasını ustalıkla yansıtır. Bu eser, okuyucular üzerinde kalıcı bir etki bırakmış ve şairin en iyi eserleri arasında gösterilmiştir. Şiir, İlhan'ın duygu dolu ifadeleri ve güçlü imgeleri ile doludur. Ben Sana Mecburum, hem içsel bir yolculuk hem de dış dünyayla olan ilişkisini sorgulayan bir metin olarak öne çıkar. 

Attila İlhan Kaç Tane Şiir Yazmıştır?

Attila İlhan, Türk edebiyatının önemli şairlerinden biridir. Eserleriyle tanınan İlhan'ın 12 adet şiir kitabı bulunmakta. Bu kitaplar, onun sanat anlayışını ve edebi kimliğini yansıtan değerli örnekler sunar. 



Kapat