Beş Hececiler Kimlerdir?
Türk edebiyatının önemli bir dönüm noktasını simgeleyen Beş Hececiler, milli edebiyat akımının en etkili temsilcileri arasında bulunmaktadır. Beş Hececiler; aruz ve ölçü tartışmalarına son vererek, Türk şiirinde hece ölçüsünün hakimiyetini sağlama başarısını gösteren beş şair olarak tanımlanmaktadır. 1. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele döneminde şiire yenilik getiren bu şairler, Osmanlı şiir geleneğinden kopuşu simgelerken, milli kimliğin inşasında da önemli bir rol üstlenmişlerdir. Halk edebiyatını ve sade Türkçeyi temel alan bu şairler, hece ölçüsünü kullanarak sadeleşme hareketini desteklemiş ve edebiyat alanında Türkçülük akımının güçlenmesine katkıda bulunmuşlardır. Dönemin siyasi ve toplumsal değişiklikleri, onların şiir anlayışını derinden etkilemiştir.
Beş Hececiler kimlerdir? Beş Hececilerin özellikleri nelerdir? Beş Hececiler hakkında bilgi alabileceğiniz içerikleri sizin için hazırladık.
Beş Hececiler Kimdir?
Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele dönemi sırasında ortaya çıkan ve ateşkes yıllarında tanınan Beş Hececiler, Anadolu’yu şiir dünyasına dahil eden beş şairden oluşmaktadır. Bu şairler, Türk milletinin duygularını, heyecanlarını ve özlemlerini en etkili biçimde ifade etmişlerdir. Vatan sevgisi, doğanın güzellikleri, kahramanlık ve cesaret, işledikleri ana temalar arasında yer almaktadır. Bu dönem boyunca, Anadolu’nun doğal güzellikleri ve insanların fedakârlıkları, şairlerin eserlerine ilham kaynağı olmuştur. Beş Hececiler, millî edebiyat akımından etkilenerek aruz ölçüsünü bir kenara bırakıp şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmaya yönelmişlerdir. Bu değişim, Türk edebiyatında yeni bir yönelim oluşturmuş ve halk diliyle yazılan eserlerin sayısını artırmıştır.
Beş Hececiler arasında en tanınmış isimler Ahmet Haşim, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ömer Bedrettin Uşaklı'dır. Bu şairler, hece ölçüsünü ustaca kullanarak Türk şiirine yeni bir nefes kazandırmışlardır. Eserleri, yalnızca sanatsal bir değer taşımakla kalmayıp, aynı zamanda dönemin sosyal ve politik atmosferini de yansıtmaktadır. Beş Hececiler, Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiş ve anlatım güçleriyle okuyucular üzerinde etki bırakmayı başarmışlardır.
Beş Hececiler hakkında bilgi vermek gerekirse;
Orhan Seyfi Orhon (1890–1972): Türk edebiyatında özellikle Cumhuriyet dönemiyle birlikte adını duyuran Orhan Seyfi Orhon, edebi serüvenine aruz vezniyle adım atmıştır. Zamanla şiir anlayışını değiştirerek hece ölçüsüne yönelmiş ve daha yalın bir Türkçe ile yazmaya başlamıştır. Şiirlerinde bireysel duygular, içsel çatışmalar ve sade anlatımlar öne çıkar. Süslemelere yer vermeyen, akıcı ve içten dizeleriyle dikkat çeken Orhon, dönemin edebi dönüşümüne katkı sağlayan önemli isimlerden biridir.
Yusuf Ziya Ortaç (1896–1967): Yusuf Ziya Ortaç, edebiyat dünyasına adımını aruzla atsa da zamanla hece veznini benimseyerek şiirlerinde yeni bir soluk yakalamıştır. Eserlerinde sıradan insanların yaşamları, gündelik olaylar ve toplumsal gözlemler ön plandadır. Mizahi yönü kuvvetli olan Ortaç, sadece şiirde değil, fıkra, hiciv ve mizah türlerinde de üretkenliğiyle tanınır. Şiirlerinde halkın nabzını tutan, samimi ve doğrudan bir söylem hâkimdir.
Halit Fahri Ozansoy (1891–1971): Şiir yolculuğuna aruz vezniyle başlayan Halit Fahri Ozansoy, “Aruza Veda” adlı şiiriyle bu geleneğe veda etmiş ve hece ölçüsünü benimsemiştir. Sadece şiirle sınırlı kalmayıp tiyatro ve roman türlerinde de eserler vermiştir. Şiirlerinde ağırlıklı olarak ölüm, hüzün, aşk ve içsel yalnızlık gibi temaları işler. Duygusal derinliği yüksek ve melankolik atmosferi güçlü dizeleriyle dönemin duygusal edebiyat çizgisinde yer alır.
Enis Behiç Koryürek (1891–1949): Servet-i Fünun etkisinde kaleme aldığı ilk şiirlerle edebiyat dünyasına adım atan Enis Behiç Koryürek, ilerleyen yıllarda hece vezniyle yazdığı eserlerinde aşk temasından uzaklaşarak, Milli Mücadele ruhunu yansıtan destansı şiirlere yönelmiştir. Milli duygular, kahramanlık ve savaş atmosferi, şiirlerinde sıkça karşılaşılan temalardır. Duygudan epikliğe uzanan çizgisiyle dönemin ideolojik yönelişine edebi bir katkı sunmuştur.
Faruk Nafiz Çamlıbel (1898–1973): Edebiyat yolculuğuna aruzla başlayıp, hece vezniyle devam eden Faruk Nafiz Çamlıbel, her iki ölçüde de ustalıkla eserler vermiştir. Anadolu'yu, doğayı, memleket sevgisini ve gurbet duygusunu işleyen şiirleriyle tanınır. Hem bireysel hem toplumsal duyarlılığa sahip olan dizeleriyle, “memleket edebiyatı” kavramının oluşmasında öncü bir rol oynamıştır. Lirik gücü, görsel anlatımı ve içtenliğiyle halkın ruhuna hitap etmiştir.
Beş Hececiler Akımı Hangi Döneme Ait?
Beş hececi hareketi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, özellikle 1. Meşrutiyet döneminde ortaya çıkmıştır. Bu akım, Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiş ve şairler, eserlerinde sade ve akıcı bir halk dili kullanmayı tercih etmiştir. Amaçları, halkın anlayabileceği bir dil ile eserler meydana getirmek ve edebiyatı daha erişilebilir hale getirmektir. Milli Edebiyat döneminde bu hareket, bir edebiyat topluluğuna dönüşerek kendi kimliğini kazanmıştır. Şiirlerinde serbest ölçü kullanarak geleneksel kalıplardan uzaklaşmışlardır. Ateşkes dönemi ise bu akımın en parlak dönemlerinden biri olarak kabul edilmektedir; bu süreçte şairler, eserleriyle geniş bir okuyucu kitlesine ulaşarak ün kazanmışlardır.
Beş Hececiler Özellikleri
- Şiirlerinde cesaret, Anadolu, vatan sevgisi ve ülkenin güzellikleri gibi temaları ele almışlardır. Ancak Anadolu'yu yeterince tanımadıkları için, bu bölgenin gerçekçi bir biçimde şiire aktarılması mümkün olmamaktadır.
- Halk şiiri formlarını tercih etmişlerdir. Bunun yanı sıra serbest ölçüde şiir yazma konusunda da denemeler yapmışlardır.
- Milli edebiyat akımından etkilenen ve Beş Hececiler olarak adlandırılan şairler, şiire yeni bir soluk katmışlardır.
- Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Sanat" adlı şiiri, bu topluluğun fikirlerini yansıtması bakımından bir manifesto niteliği taşımaktadır.
- Şiir, aruz ölçüsüyle başlamış ve sonrasında hece ölçüsüne geçiş yapılmıştır.
- Şiirde yalın bir üslup tercih etmişlerdir.
- Dizelerde dörtlük kuralına uymamışlar, farklı formlar denemişlerdir.
- Ne kadar gerçekçi olmaya gayret etmiş olsalar da, romantizm akımından tamamen sıyrılamamışlardır.
- Dizelerde dörtlük kuralına uymamışlar, farklı yapılar denemişlerdir.
- Şiirde gösterişten kaçınarak, sade bir üslup tercih etmişlerdir.
Beş Hececiler ve Şiirlerinden Seçmeler
Orhan Seyfi Orhon – O Beyaz Bir Kuştu
O, beyaz bir kuştu, uzun kanatlı;
Ardında ışıktan bir iz bıraktı.
Yel gibi dağları aştı bir atlı,
Arada bir engin deniz bıraktı.
Uzaktan gelirken derin akisler,
Kapadı geçtiğim yolları sisler.
Tutuştu içimde birikmiş hisler;
Gönlümü o kadar temiz bıraktı.
O, beyaz bir kuştu, ak kanatlıydı;
Yel gibi dağları aşan atlıydı;
Hayâldi, hayâlden bile tatlıydı;
Ne ışık bıraktı, ne iz bıraktı!
Yusuf Ziya Ortaç – Akından Akına
Gece bastı… Ova sanki bir kara zindan,
Titriyordu yer, gök adımların hızından!
Serdar bakıp at üstünden, dedi: İleri!
Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri…
Yamaçlardan coşkun bir sel gibi boşandık,
Bu illere eskiden de yine biz sandık!
Geçtik Tuna kıyısından üç yüz akıncı,
Süngülerde yanıyordu ordunun hıncı!
Uçlarından kan damlayan kılıçlar kınsız,
Tanrı böyle emretmiş: Türk durmaz akınsız!
Halit Fahri Ozansoy – Aruza Veda
İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri,
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz…
Ey eski dost, yâd edelim eski demleri,
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!
Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın,
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın,
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.
Enis Behiç Koçyürek – Gemiciler
Biz dalgalar, fırtınalar kahramanı yiğitleriz.
Ufuklardan ufuklara haber sorar, gezeriz.
Güneşlerde uyuklayan yamaçları,
Kalbi durgun tarlaları bıraktık.
Gölge veren ağaçları
Sevmiyoruz biz artık.
Sevgilimiz,
Ey deniz!
Faruk Nafiz Çamlıbel – Kıskanç
Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın!
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...
Dilerim Tanrı'dan ki, sana açık kucaklar
Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun.
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!


