Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
9786257133241
637097
Siyah Beyaz Roman Seti
Siyah Beyaz Roman Seti
158.33

1 - İsyan ve Terapi : (203 Sayfa)
İç dünyasının kapılarını size açan bir kadın, yaşadığı toplumda gördükleri ve gözlemledikleri kalemine sarılmış; mürekkebinden akıp kurtulmak için çırpınıyor sanki!
Neden onun kalemini seçmiş kelimeler?
O da hemcinsleri gibi uzun zaman önce bu baskılarla mücadele etmiş; boğuşmuş... dellenmiş... o kafesten kurtulmuş, belki de bundandır!... bilinmez!
Ama o artık geriye bakmıyor ve diyor ki:

Tanrı niye kafamızın önüne iki göz koymuş dersiniz?
Geriye bakmamızı isteseydi birini arkaya koyardı stop lambası gibi... değil mi ama?!
O zaman ne yapıyoruz?!
Daima ileriye!
Tıpkı Atamızın bize öğütlediği gibi:

“Ey kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın...”
Gazi Mustafa Kemal

2 - Babil'in Peri Masalları : (190 Sayfa)

Elinizdeki kitap “Babil'in Peri Masalları” yıllarca birlikte çalışan Ankaralı yedi kadın yazarın ortak çalışmasıdır. Bu öyküler, onların edebiyat aracılığıyla pekişen, zenginleşen dostluklarının ürünüdür.
Haftalık buluşmalarında oluşan yüzlerce metinden sadece bir kaçıdır. Bu kitabın adı; Ankara'da “Babil” adlı bir kültür-sanat evinde buluştukları için; birbirlerinde birer esin perisi gördükleri ve sadece kadınların dünyanın ağrısından umutlu masallar yaratabileceğine inandıkları için “Babil'in Peri Masalları”dır. Ellerindeki sihirli değnek, ucunda bir ışığın parladığı kalemleridir. Hayatın ve zamanın içinden yumuşacık geçerlerken; anılara, acılara, yanılgılara ve zaferlere dokundular. Işıklı kalemlerinin değdiği her anı bir öykü oldu. Ve işte bu öyküler şimdi elinizde birer parlak yıldız olarak durmaktadır...

3 - Sarı Çizmeler : (96 Sayfa)

Kapitalizmle birlikte insan paranın egemenliğine girmiş, zengin olma ve rahat yaşama hırsı insani değerlerin içinin boşalmasına yol açmış, insan daha fazla kar elde etmek için insanlığından vazgeçmiştir. Birey, insanı insanlıktan çıkaran bu sistemde sürgün hayatı mı yaşayacaktır? Yoksa o kapıları yıkıp geçecek midir? İşte Civil'in öykülerinde bu sömürü düzenine karşı mücadele veren, yılgınlığa
kapılmayan sıradan insanları görürüz. Onlar sistemin dayatmaları karşısında onurlu bir biçimde dimdik ayakta dururlar. (…)


Leyla Civil kapitalizmin parçaladığı yaşamlara ışıldağını tutuyor. Öyle bir nokta
yakalıyor ki, orada yalnızca gerçek var. Diyalektik bir yöntemle yazdığı öyküleri okuduğunuzda sizler de kendinizden bir parça bulacaksınız...

Sonra da yüzünüzü güneşe dönüp kendi kendinize belki de şöyle diyeceksiniz... İnsanın iki yüzü vardır... Birisi karanlık... Öteki aydınlık... İşte kitabın kapağını
kapattığınızda aydınlık bir yüz size gelip merhaba diyecek... Adı İNSAN...

4 - Atlı Karınca ve Ruhlar Gecesi : (140 Sayfa)


Kendini benliğinin yansımasını ayna olarak tanımlayan kadın, bir gece bu görüntüden rahatsızlık duyarak “dolunay ayini” adı verdiği kendiyle yüzleşme gecelerinde aynayı paramparça eder. “Dünyamın merkezindeki ayna kırıldı. Onlar oradaydılar. Bütün deli kadınlar. Ortalığa saçılan eşsiz parçalarımı, ellerinin kanamasına aldırmaksızın alıp kaçıştılar. Her biri başka bir uzaklığa yol aldı. Kendi hikâyelerine kavuştular. Oysa benim aynamın sırrı mutsuz sonlar yazmaktı. Onlar kendi hikâyeleri ile karşılaşıncaya kadar bunu bilmiyorlardı.” Yine bir yüzleşme gecesinde parçaladığı ve artık kaybettiğini düşündüğü parçalarını kendine çağırır. Çünkü gerçek şudur ki; kendiden kaçış yoktur. Dağılan her ayna parçası şahit olduğu başka kadınların hikayeleriyle geri dönerler...

5 - Kayboluşlar : (296 Sayfa)


“Hayat Arkadaşlığı, İlişkiler ve Toplumsal Yönelimleri” irdeleyen bu roman, Dissosiyatif Kişilik Özelliklerini tema olarak almıştır. Çoğul kişilikler anlamına da gelen bu kişilik özelliği roman karakterlerinin birbirlerinden habersiz geçen süreçlerini anlatmaktadır.

İzmir'de sakin gündelik hayatını sürdüren bir doktor birdenbire sıra dışı bir hayat da yaşadığını fark eder. Bu sırada yaşadıklarını kendince çözümlemeye çalışırken, Eda isimli bir sosyolog ile tanışır. Birlikte gizli kalmış sırları ve adlandırılamamış duyguları birer birer ortaya çıkarırlar. Bu birliktelikleri hem doktora hem de Eda'ya iyi gelir.
“Dissosiyatif Kişilik Özellikleri… Hiç duydun mu Eda?”
“Evet duydum, aynı bedende çoklu kişiliklerin olması, değil mi?”
“Evet öyle. Birbirinden farklı kişilikler var. Birbirlerinden habersiz yaşıyorlar.”
“Çok nadir görülmüyor mu bu durum?”
“Öyle, çok nadir.”
“Neden sordun?”
“Eda ben… Ben böyle yaşıyorum. Yani fark ettim.”
“Nasıl, kimde fark ettin?”
“Kendimde.”
“Nasıl yani, nasıl kendinde fark ettin?”
“Senin sayende. Sen fark ettirdin.”
“Nasıl yaptım bunu?”
Yazar okuru bu romanı ile farkındalığa davet ediyor. Sürükleyici ve akıcı bir dille yaşadığımız hayatı sorgulamamızı sağlıyor.

6 - Yazgı : (404 Sayfa)

İstanbul bir Roma şehri olarak yeniden kurulmaktadır. Yalnızca şehir değildir kurulan, dünyanın geleceği inşa edilmektedir. Bir taraftan antikçağdan süzülerek gelen felsefi anlayış, diğer taraftan temelleri atılmakta olan Ortaçağ karanlığının ilk habercileri. Bilim ile dinin bitmek tükenmek bilmeyecek olan çekişmesinin işaret fişeklerinin ateşlendiği 4'üncü yüzyıla gidecek ve maceralı bir serüvene çıkacaksınız. Kurgu ile gerçekliğin bir potada eritilerek sayfalara döküldüğü bu kitabı bırakın, ruhunuza aksın ve size kendi yazgınızı okumanız için ışık olsun. İyi yazılmış, anlaşılır ve bilgi yüklü, ustaca kurgulanmış bu hikâyeyi okurken daha önce hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünürken, heyecanlı sorgulamalar yaparken bulacaksınız kendinizi.

7 - Melezlerin Sonuncusu : (184 Sayfa )

Herkes meraklı bakışlarla Monica'ya bakıyordu ama Monica'nın bakışları Dave'e sabitlenmişti “Hiçbir kitapta bulamadın çünkü Tanrı'nın Gözü hiçbir zaman kayıtlara geçmedi.”

Dave kaşlarını çattı “O zaman sen nereden biliyorsun?” diye sordu.

Monica derin bir nefes aldı “Çünkü ben oradaydım.” dedi ve gözlerini kapattı “Portal sadece Melezlerin zamanında açılmadı.”

8 - Ah Sen Tesadüf Serisi 1 : (200 Sayfa)


Aşka pişmandılar. Korktukça kaçtılar. Kaçtıkça birbirlerine çekildiler. Yakınlaştıkça uzaklaştılar. Aynı gökyüzünün altında, ayrı hayatlara eşlik edip, bir zihin tılsımının etkisiyle tamamlayan oldular.

Eksik olanlara, eksik bırakanlara, aşktan korkanlara, zihnin arkasında saklanıp sobelenmeyi bekleyen aşk düşkünlerine rehber olacak “Tesadüf”, mutluluğunuzu tesadüflere bırakmadığınız cesur bir hayatınız olmasına önderlik edecek aşk kılavuzudur.

9 - Eylül Defterleri : ( 264 Sayfa )

Şiir kitapları Türkiye'de geniş bir okur kitlesine ulaşan Yılmaz Odabaşı, bir roman sürükleyiciliyle okuyacağınız bu kitabında, 1980'de Diyarbakır Askeri Cezaevi'nden başlayarak 12 Eylül yılları sert kuşatmalarda kendini küllerinden nasıl var ettiğini sarsıcı bir dille anlatıyor.Yılmaz Odabaşı, 78 kuşağının ortak direniş ruhundan çarmıhlara, sürgünlere uzayan zorlu serüvenini ve hafızalarda yer edecek bir tanıklığın hazin hikayesini 1980'lerden günümüze uzatıyor.Burkularak, ürpererek, bazen de gülümseyerek okuyacağınız bu kitap, hem içeride hem dışarıda 12 Eylül'ün karanlık çehresini de bütün boyutlarıyla gözler önüne seriyor...

10 - Hedef Eyfel : (144 Sayfa)


HEDEF EYFEL!.. YENİ DÜNYA KAOSU TETİKLENİRKEN!..

Dünyada terörün kapısını çalmayacağı hiçbir ülke, şehir, devlet yok. Bir sabah uyandığımızda şok edici bir eylemle karşı karşıya kalabiliriz. Artık “sürpriz” diye bir durum mevcut değil. Dehşet her an kol gezebilir!.. İşte bu koşullarda insanların adını duyduğunda bile irkildiği, “Kafa kesmeleri” ile öne çıkan, kanlı eylemleri dünya çapında giderek büyüyen bir örgüt tekrar harekete geçiyor. Hiçbir şiddetten çekinmeyen örgüt bu kez hazırladığı ürkütücü eylemle 11 Eylül'ü bile gölgede bırakacaktı… O kadar ki uygulandığı anda dünyayı sarsacak eylem küresel çapta “Kaos”un kapısını aralayacaktı. Uzun süredir titizlikle hazırlanan saldırı planı gerçekleştiğinde ortalığı inanılmaz görüntüler kaplayacaktı. Çoktandır dünyayı saran terör yeniden zirve yapacaktı. Bu kez hedefte Eyfel Kulesi vardı!.. Onlar harekete geçtiğinde Paris'in simgesi Eyfel kulesi artık ortada olmayacaktı. Sanki “Kıyamet tasvirleri” yaşanıyordu. Eyfel yıkılırken yarattığı sarsıntı tüm dünyayı yerinden oynatacaktı. İşte elinizdeki kitap muhtemel bir saldırı senaryosunun kurgulanmış romanıdır…

11 - Mühürlenmiş : (240 Sayfa)


Kime aşık olacağımızı tahmin edebilir miyiz? Benim için aşk basit kalıyor. Şöyle açıklayabilirim;
Mühürlenmek.
Yıllar öncesinde yapılmış güçlü bir anlaşma…
Effy, kendi yeteneğini keşfetmek adına birçok yol denemiş, ailesinin baskısı altında kalan bir genç kızdır. Hiçbir zaman kendini vampir olarak görmemiş ve hep topluluğun dışında kalmıştır. Bir gün, yeteneğini keşfetmek adına dışarı çıktığı zaman olan olmuştur. Yanlışlıkla anlaşmayı bozmuş ve Dark Bite bölgesine girmiştir. O gece göz göze geldiği kötü vampir Seth 39;e “mühürlenmiş” ve kendini istemsizce macera dolu bir yola sürüklemiştir.

12 - Karanlık Serseri : (296 Sayfa)

KARANLIĞIN GÜNEŞE KAVUŞMASININ HİKÂYESİ...

Aras, dünyadan kendini soyutlamış ve kendi karanlığında kaybolmayı yeğlemiş, 18 yaşında genç bir adamdır. Hayatı boyunca merhamet, sevgi ve huzur denen duyguları bir kez olsun tatmayan Aras'ın annesi, babasını aldatmaktadır. Bu gerçeklerle çok küçük yaşta yüzleşmesine rağmen içinde biriktirdiği nefret gün geçtikçe artar. En sonunda büyük bir plan yaparak annesinin birlikte aldattığı adamın, ailesinin sonunu kendi elleriyle getirmeye yemin etmiştir. Aşk, neden insanın en savunmasız olduğu anda ortaya çıkar? Yağmur'un, hayatı rayında ilerlerken karşısına çıkan bir çocuk yüzünden her şey alt üst olmuştur. Okuldan eve olan düzeni tamamen değişmiş ve kendisini bir anda karanlık bir çocuk için güneş olmaya çabalarken bulmuştur. Bu yolda çok acı çekeceğini bilse de ailesinde yaşadığı sorunlar yüzünden ne düşüneceğini şaşırmış durumdadır. Aras'a çok bağlanmıştır ve ileride yaşayacağı hayatı onunla geçirmek ister fakat kendisi üzerine kurulan plandan hiç haberi yoktur…


NEFRETİN SEYGİYLE AMANSIZ MÜCADELESİNİ OKUMAYA HAZIR MISINIZ?
‘'Acı tüm benliğimi sarıyordu, masum bedenimi çarmıha geriyor ve karanlıkla kutsuyordu, kalp atışlarım huzur özlemiyle kıvranan körpe bir keder gibi yok olup giderken, aklımda cevap veremediğim onlarca soru vardı. Karanlığa ilk adımlarımı atmıştım bugün. Bata çıka ilerliyordum kızgın ateşte... Ayaklarıma, umutların tuzla buz olan parçaları batıyor ve ciğerlerime küllerin keskin kokusu yayılıyordu... ‘'

13 - Kalpten Hikayeler : (240 Sayfa)


Hayatın akışını siz mi yönlendiriyorsunuz yoksa hayat mi sizi akışı içinde sürüklüyor? Nereden geliyorsunuz, nasıl yasamak istiyorsunuz, yaşam tarzınız var mi, yoksa öylesine "dünyaya geldik, yaşıyoruz iste!" mi diyorsunuz? Hayatla dalga mi geçiyorsunuz, yoksa hayat mi sizi alaya alıyor? Engeller, dikenler çıktığında yolunuza, Pollyanna olabiliyor musunuz, yoksa dev bir kaynana dili, sizi alıp içine yutuyor mu? Kadına ve erkeğe hükmeden midir aşk? Yoksa aşk karşı konulmaz bir duygu, tüm vücut kimyasını değiştiren bir tutku mudur?
Siz bu soruların cevaplarını düşünürken, Dante'den bir dörtlük de yardımcı olsun...

Yolcular ve yollar her biri bir yana...
Bavullarda anılar ve yaşananlar,bavullarda gözyaşı ve yaşanamayanlar...
Bavullarda hasret ve bir nokta masalın sonuna işaret,
Söylenmeyen iki sözcükten ibaret...
SENİ SEVİYORUM...


14 - Bakan : (160 Sayfa)

15 - Adsız'da Yedi Gün (270 Sayfa)

“Gönül gözüyle mi, dünya gözüyle mi bakacaksın bana?”
Cevap vermedi. Bekliyordu. Beyaz Renault gelse, onu kurtarsa… Ama Renault yavaştı, sabredemeyeceği kadar yavaş… Sabah güneşinin sıcaklığını, sarının turuncuya çalan parlak yansımasını önünde uzanan yolda, yolu çevreleyen çorak toprakta, sonra da yüzünde hissetti. Gözleri kamaşmıştı. Gözlüklerindeki lekeler belirginleşmiş, önündeki manzarayla gözleri arasına kirli bir perde örmüştü. Kendi kendine güldü. O, dünyaya kirli gözlük camlarıyla bakıyordu ve beyaz Renault'nun şoföründen medet umuyordu.
Arzuladığı Ses'ten, sesin sahibinden kurtulmaktı ama bunu yapabilmek için onunla yüzleşmesi gerekiyordu. Bu, çelişki değil miydi? Çelişkinin, çatışmanın olduğu yerde huzur arıyordu. Belki de yüzleşmeye yüklediği anlam yanlıştı. Aslında yüzleşme derken yüz yüze gelmeyi, savaşmayı değil, tanımayı kastediyordu. Tanımak ise, insanın gördüğünden kaçmasını değil, gördüğüyle bir miktar da olsa aynılaşmasını gerektiriyordu, tıpkı aynaya bakmak gibi…
Filiz Elasu, bu sefer Salih'in aynasına bakmaya davet ediyor bizi. Bakmadan geçemeyeceğiniz, görmeden edemeyeceğiniz mekânı ve etkileyici atmosferiyle; trajedi ve mucizenin birlikteliğini, tarihin ve şimdinin seslerinde duyacağınız; hayâli ve gerçek karakterlerin eşliğinde bir hikâyenin, varlığa ilişkin türlü sorunun peşinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Adsız'da Yedi Gün bir yolculuk romanı, dışa olduğu kadar içe de dönük bir yolculuk…

  • Açıklama
    • 1 - İsyan ve Terapi : (203 Sayfa)
      İç dünyasının kapılarını size açan bir kadın, yaşadığı toplumda gördükleri ve gözlemledikleri kalemine sarılmış; mürekkebinden akıp kurtulmak için çırpınıyor sanki!
      Neden onun kalemini seçmiş kelimeler?
      O da hemcinsleri gibi uzun zaman önce bu baskılarla mücadele etmiş; boğuşmuş... dellenmiş... o kafesten kurtulmuş, belki de bundandır!... bilinmez!
      Ama o artık geriye bakmıyor ve diyor ki:

      Tanrı niye kafamızın önüne iki göz koymuş dersiniz?
      Geriye bakmamızı isteseydi birini arkaya koyardı stop lambası gibi... değil mi ama?!
      O zaman ne yapıyoruz?!
      Daima ileriye!
      Tıpkı Atamızın bize öğütlediği gibi:

      “Ey kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın...”
      Gazi Mustafa Kemal

      2 - Babil'in Peri Masalları : (190 Sayfa)

      Elinizdeki kitap “Babil'in Peri Masalları” yıllarca birlikte çalışan Ankaralı yedi kadın yazarın ortak çalışmasıdır. Bu öyküler, onların edebiyat aracılığıyla pekişen, zenginleşen dostluklarının ürünüdür.
      Haftalık buluşmalarında oluşan yüzlerce metinden sadece bir kaçıdır. Bu kitabın adı; Ankara'da “Babil” adlı bir kültür-sanat evinde buluştukları için; birbirlerinde birer esin perisi gördükleri ve sadece kadınların dünyanın ağrısından umutlu masallar yaratabileceğine inandıkları için “Babil'in Peri Masalları”dır. Ellerindeki sihirli değnek, ucunda bir ışığın parladığı kalemleridir. Hayatın ve zamanın içinden yumuşacık geçerlerken; anılara, acılara, yanılgılara ve zaferlere dokundular. Işıklı kalemlerinin değdiği her anı bir öykü oldu. Ve işte bu öyküler şimdi elinizde birer parlak yıldız olarak durmaktadır...

      3 - Sarı Çizmeler : (96 Sayfa)

      Kapitalizmle birlikte insan paranın egemenliğine girmiş, zengin olma ve rahat yaşama hırsı insani değerlerin içinin boşalmasına yol açmış, insan daha fazla kar elde etmek için insanlığından vazgeçmiştir. Birey, insanı insanlıktan çıkaran bu sistemde sürgün hayatı mı yaşayacaktır? Yoksa o kapıları yıkıp geçecek midir? İşte Civil'in öykülerinde bu sömürü düzenine karşı mücadele veren, yılgınlığa
      kapılmayan sıradan insanları görürüz. Onlar sistemin dayatmaları karşısında onurlu bir biçimde dimdik ayakta dururlar. (…)


      Leyla Civil kapitalizmin parçaladığı yaşamlara ışıldağını tutuyor. Öyle bir nokta
      yakalıyor ki, orada yalnızca gerçek var. Diyalektik bir yöntemle yazdığı öyküleri okuduğunuzda sizler de kendinizden bir parça bulacaksınız...

      Sonra da yüzünüzü güneşe dönüp kendi kendinize belki de şöyle diyeceksiniz... İnsanın iki yüzü vardır... Birisi karanlık... Öteki aydınlık... İşte kitabın kapağını
      kapattığınızda aydınlık bir yüz size gelip merhaba diyecek... Adı İNSAN...

      4 - Atlı Karınca ve Ruhlar Gecesi : (140 Sayfa)


      Kendini benliğinin yansımasını ayna olarak tanımlayan kadın, bir gece bu görüntüden rahatsızlık duyarak “dolunay ayini” adı verdiği kendiyle yüzleşme gecelerinde aynayı paramparça eder. “Dünyamın merkezindeki ayna kırıldı. Onlar oradaydılar. Bütün deli kadınlar. Ortalığa saçılan eşsiz parçalarımı, ellerinin kanamasına aldırmaksızın alıp kaçıştılar. Her biri başka bir uzaklığa yol aldı. Kendi hikâyelerine kavuştular. Oysa benim aynamın sırrı mutsuz sonlar yazmaktı. Onlar kendi hikâyeleri ile karşılaşıncaya kadar bunu bilmiyorlardı.” Yine bir yüzleşme gecesinde parçaladığı ve artık kaybettiğini düşündüğü parçalarını kendine çağırır. Çünkü gerçek şudur ki; kendiden kaçış yoktur. Dağılan her ayna parçası şahit olduğu başka kadınların hikayeleriyle geri dönerler...

      5 - Kayboluşlar : (296 Sayfa)


      “Hayat Arkadaşlığı, İlişkiler ve Toplumsal Yönelimleri” irdeleyen bu roman, Dissosiyatif Kişilik Özelliklerini tema olarak almıştır. Çoğul kişilikler anlamına da gelen bu kişilik özelliği roman karakterlerinin birbirlerinden habersiz geçen süreçlerini anlatmaktadır.

      İzmir'de sakin gündelik hayatını sürdüren bir doktor birdenbire sıra dışı bir hayat da yaşadığını fark eder. Bu sırada yaşadıklarını kendince çözümlemeye çalışırken, Eda isimli bir sosyolog ile tanışır. Birlikte gizli kalmış sırları ve adlandırılamamış duyguları birer birer ortaya çıkarırlar. Bu birliktelikleri hem doktora hem de Eda'ya iyi gelir.
      “Dissosiyatif Kişilik Özellikleri… Hiç duydun mu Eda?”
      “Evet duydum, aynı bedende çoklu kişiliklerin olması, değil mi?”
      “Evet öyle. Birbirinden farklı kişilikler var. Birbirlerinden habersiz yaşıyorlar.”
      “Çok nadir görülmüyor mu bu durum?”
      “Öyle, çok nadir.”
      “Neden sordun?”
      “Eda ben… Ben böyle yaşıyorum. Yani fark ettim.”
      “Nasıl, kimde fark ettin?”
      “Kendimde.”
      “Nasıl yani, nasıl kendinde fark ettin?”
      “Senin sayende. Sen fark ettirdin.”
      “Nasıl yaptım bunu?”
      Yazar okuru bu romanı ile farkındalığa davet ediyor. Sürükleyici ve akıcı bir dille yaşadığımız hayatı sorgulamamızı sağlıyor.

      6 - Yazgı : (404 Sayfa)

      İstanbul bir Roma şehri olarak yeniden kurulmaktadır. Yalnızca şehir değildir kurulan, dünyanın geleceği inşa edilmektedir. Bir taraftan antikçağdan süzülerek gelen felsefi anlayış, diğer taraftan temelleri atılmakta olan Ortaçağ karanlığının ilk habercileri. Bilim ile dinin bitmek tükenmek bilmeyecek olan çekişmesinin işaret fişeklerinin ateşlendiği 4'üncü yüzyıla gidecek ve maceralı bir serüvene çıkacaksınız. Kurgu ile gerçekliğin bir potada eritilerek sayfalara döküldüğü bu kitabı bırakın, ruhunuza aksın ve size kendi yazgınızı okumanız için ışık olsun. İyi yazılmış, anlaşılır ve bilgi yüklü, ustaca kurgulanmış bu hikâyeyi okurken daha önce hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünürken, heyecanlı sorgulamalar yaparken bulacaksınız kendinizi.

      7 - Melezlerin Sonuncusu : (184 Sayfa )

      Herkes meraklı bakışlarla Monica'ya bakıyordu ama Monica'nın bakışları Dave'e sabitlenmişti “Hiçbir kitapta bulamadın çünkü Tanrı'nın Gözü hiçbir zaman kayıtlara geçmedi.”

      Dave kaşlarını çattı “O zaman sen nereden biliyorsun?” diye sordu.

      Monica derin bir nefes aldı “Çünkü ben oradaydım.” dedi ve gözlerini kapattı “Portal sadece Melezlerin zamanında açılmadı.”

      8 - Ah Sen Tesadüf Serisi 1 : (200 Sayfa)


      Aşka pişmandılar. Korktukça kaçtılar. Kaçtıkça birbirlerine çekildiler. Yakınlaştıkça uzaklaştılar. Aynı gökyüzünün altında, ayrı hayatlara eşlik edip, bir zihin tılsımının etkisiyle tamamlayan oldular.

      Eksik olanlara, eksik bırakanlara, aşktan korkanlara, zihnin arkasında saklanıp sobelenmeyi bekleyen aşk düşkünlerine rehber olacak “Tesadüf”, mutluluğunuzu tesadüflere bırakmadığınız cesur bir hayatınız olmasına önderlik edecek aşk kılavuzudur.

      9 - Eylül Defterleri : ( 264 Sayfa )

      Şiir kitapları Türkiye'de geniş bir okur kitlesine ulaşan Yılmaz Odabaşı, bir roman sürükleyiciliyle okuyacağınız bu kitabında, 1980'de Diyarbakır Askeri Cezaevi'nden başlayarak 12 Eylül yılları sert kuşatmalarda kendini küllerinden nasıl var ettiğini sarsıcı bir dille anlatıyor.Yılmaz Odabaşı, 78 kuşağının ortak direniş ruhundan çarmıhlara, sürgünlere uzayan zorlu serüvenini ve hafızalarda yer edecek bir tanıklığın hazin hikayesini 1980'lerden günümüze uzatıyor.Burkularak, ürpererek, bazen de gülümseyerek okuyacağınız bu kitap, hem içeride hem dışarıda 12 Eylül'ün karanlık çehresini de bütün boyutlarıyla gözler önüne seriyor...

      10 - Hedef Eyfel : (144 Sayfa)


      HEDEF EYFEL!.. YENİ DÜNYA KAOSU TETİKLENİRKEN!..

      Dünyada terörün kapısını çalmayacağı hiçbir ülke, şehir, devlet yok. Bir sabah uyandığımızda şok edici bir eylemle karşı karşıya kalabiliriz. Artık “sürpriz” diye bir durum mevcut değil. Dehşet her an kol gezebilir!.. İşte bu koşullarda insanların adını duyduğunda bile irkildiği, “Kafa kesmeleri” ile öne çıkan, kanlı eylemleri dünya çapında giderek büyüyen bir örgüt tekrar harekete geçiyor. Hiçbir şiddetten çekinmeyen örgüt bu kez hazırladığı ürkütücü eylemle 11 Eylül'ü bile gölgede bırakacaktı… O kadar ki uygulandığı anda dünyayı sarsacak eylem küresel çapta “Kaos”un kapısını aralayacaktı. Uzun süredir titizlikle hazırlanan saldırı planı gerçekleştiğinde ortalığı inanılmaz görüntüler kaplayacaktı. Çoktandır dünyayı saran terör yeniden zirve yapacaktı. Bu kez hedefte Eyfel Kulesi vardı!.. Onlar harekete geçtiğinde Paris'in simgesi Eyfel kulesi artık ortada olmayacaktı. Sanki “Kıyamet tasvirleri” yaşanıyordu. Eyfel yıkılırken yarattığı sarsıntı tüm dünyayı yerinden oynatacaktı. İşte elinizdeki kitap muhtemel bir saldırı senaryosunun kurgulanmış romanıdır…

      11 - Mühürlenmiş : (240 Sayfa)


      Kime aşık olacağımızı tahmin edebilir miyiz? Benim için aşk basit kalıyor. Şöyle açıklayabilirim;
      Mühürlenmek.
      Yıllar öncesinde yapılmış güçlü bir anlaşma…
      Effy, kendi yeteneğini keşfetmek adına birçok yol denemiş, ailesinin baskısı altında kalan bir genç kızdır. Hiçbir zaman kendini vampir olarak görmemiş ve hep topluluğun dışında kalmıştır. Bir gün, yeteneğini keşfetmek adına dışarı çıktığı zaman olan olmuştur. Yanlışlıkla anlaşmayı bozmuş ve Dark Bite bölgesine girmiştir. O gece göz göze geldiği kötü vampir Seth 39;e “mühürlenmiş” ve kendini istemsizce macera dolu bir yola sürüklemiştir.

      12 - Karanlık Serseri : (296 Sayfa)

      KARANLIĞIN GÜNEŞE KAVUŞMASININ HİKÂYESİ...

      Aras, dünyadan kendini soyutlamış ve kendi karanlığında kaybolmayı yeğlemiş, 18 yaşında genç bir adamdır. Hayatı boyunca merhamet, sevgi ve huzur denen duyguları bir kez olsun tatmayan Aras'ın annesi, babasını aldatmaktadır. Bu gerçeklerle çok küçük yaşta yüzleşmesine rağmen içinde biriktirdiği nefret gün geçtikçe artar. En sonunda büyük bir plan yaparak annesinin birlikte aldattığı adamın, ailesinin sonunu kendi elleriyle getirmeye yemin etmiştir. Aşk, neden insanın en savunmasız olduğu anda ortaya çıkar? Yağmur'un, hayatı rayında ilerlerken karşısına çıkan bir çocuk yüzünden her şey alt üst olmuştur. Okuldan eve olan düzeni tamamen değişmiş ve kendisini bir anda karanlık bir çocuk için güneş olmaya çabalarken bulmuştur. Bu yolda çok acı çekeceğini bilse de ailesinde yaşadığı sorunlar yüzünden ne düşüneceğini şaşırmış durumdadır. Aras'a çok bağlanmıştır ve ileride yaşayacağı hayatı onunla geçirmek ister fakat kendisi üzerine kurulan plandan hiç haberi yoktur…


      NEFRETİN SEYGİYLE AMANSIZ MÜCADELESİNİ OKUMAYA HAZIR MISINIZ?
      ‘'Acı tüm benliğimi sarıyordu, masum bedenimi çarmıha geriyor ve karanlıkla kutsuyordu, kalp atışlarım huzur özlemiyle kıvranan körpe bir keder gibi yok olup giderken, aklımda cevap veremediğim onlarca soru vardı. Karanlığa ilk adımlarımı atmıştım bugün. Bata çıka ilerliyordum kızgın ateşte... Ayaklarıma, umutların tuzla buz olan parçaları batıyor ve ciğerlerime küllerin keskin kokusu yayılıyordu... ‘'

      13 - Kalpten Hikayeler : (240 Sayfa)


      Hayatın akışını siz mi yönlendiriyorsunuz yoksa hayat mi sizi akışı içinde sürüklüyor? Nereden geliyorsunuz, nasıl yasamak istiyorsunuz, yaşam tarzınız var mi, yoksa öylesine "dünyaya geldik, yaşıyoruz iste!" mi diyorsunuz? Hayatla dalga mi geçiyorsunuz, yoksa hayat mi sizi alaya alıyor? Engeller, dikenler çıktığında yolunuza, Pollyanna olabiliyor musunuz, yoksa dev bir kaynana dili, sizi alıp içine yutuyor mu? Kadına ve erkeğe hükmeden midir aşk? Yoksa aşk karşı konulmaz bir duygu, tüm vücut kimyasını değiştiren bir tutku mudur?
      Siz bu soruların cevaplarını düşünürken, Dante'den bir dörtlük de yardımcı olsun...

      Yolcular ve yollar her biri bir yana...
      Bavullarda anılar ve yaşananlar,bavullarda gözyaşı ve yaşanamayanlar...
      Bavullarda hasret ve bir nokta masalın sonuna işaret,
      Söylenmeyen iki sözcükten ibaret...
      SENİ SEVİYORUM...


      14 - Bakan : (160 Sayfa)

      15 - Adsız'da Yedi Gün (270 Sayfa)

      “Gönül gözüyle mi, dünya gözüyle mi bakacaksın bana?”
      Cevap vermedi. Bekliyordu. Beyaz Renault gelse, onu kurtarsa… Ama Renault yavaştı, sabredemeyeceği kadar yavaş… Sabah güneşinin sıcaklığını, sarının turuncuya çalan parlak yansımasını önünde uzanan yolda, yolu çevreleyen çorak toprakta, sonra da yüzünde hissetti. Gözleri kamaşmıştı. Gözlüklerindeki lekeler belirginleşmiş, önündeki manzarayla gözleri arasına kirli bir perde örmüştü. Kendi kendine güldü. O, dünyaya kirli gözlük camlarıyla bakıyordu ve beyaz Renault'nun şoföründen medet umuyordu.
      Arzuladığı Ses'ten, sesin sahibinden kurtulmaktı ama bunu yapabilmek için onunla yüzleşmesi gerekiyordu. Bu, çelişki değil miydi? Çelişkinin, çatışmanın olduğu yerde huzur arıyordu. Belki de yüzleşmeye yüklediği anlam yanlıştı. Aslında yüzleşme derken yüz yüze gelmeyi, savaşmayı değil, tanımayı kastediyordu. Tanımak ise, insanın gördüğünden kaçmasını değil, gördüğüyle bir miktar da olsa aynılaşmasını gerektiriyordu, tıpkı aynaya bakmak gibi…
      Filiz Elasu, bu sefer Salih'in aynasına bakmaya davet ediyor bizi. Bakmadan geçemeyeceğiniz, görmeden edemeyeceğiniz mekânı ve etkileyici atmosferiyle; trajedi ve mucizenin birlikteliğini, tarihin ve şimdinin seslerinde duyacağınız; hayâli ve gerçek karakterlerin eşliğinde bir hikâyenin, varlığa ilişkin türlü sorunun peşinde bir yolculuğa çıkarıyor.
      Adsız'da Yedi Gün bir yolculuk romanı, dışa olduğu kadar içe de dönük bir yolculuk…

  • Taksit Seçenekleri
    • Axess Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      82,33   
      164,66   
      3
      55,94   
      167,83   
      6
      28,50   
      171,00   
      9
      19,35   
      174,16   
      Finansbank Kartları
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      82,33   
      164,66   
      3
      55,94   
      167,83   
      6
      28,50   
      171,00   
      9
      19,35   
      174,16   
      Bonus Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      82,33   
      164,66   
      3
      55,94   
      167,83   
      6
      28,50   
      171,00   
      9
      19,35   
      174,16   
      Paraf Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      82,33   
      164,66   
      3
      55,94   
      167,83   
      6
      28,50   
      171,00   
      9
      19,35   
      174,16   
      Maximum Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      82,33   
      164,66   
      3
      55,94   
      167,83   
      6
      28,50   
      171,00   
      9
      19,35   
      174,16   
      World Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      82,33   
      164,66   
      3
      55,94   
      167,83   
      6
      28,50   
      171,00   
      9
      19,35   
      174,16   
      Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      158,33   
      158,33   
      2
      -   
      -   
      3
      -   
      -   
      6
      -   
      -   
      9
      -   
      -   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yayınevinin Diğer Kitapları
  • Yazarın Diğer Kitapları
Kapat